Bu diyeti yapan diş eti hastalıklarına yakalanmıyor

King’s College London ve İtalya’daki Catania Üniversitesi’nden araştırmacılar tarafından yürütülen çalışmada, yaş ortalaması 49 olan 195 kişi sağlık kontrolünden geçirildi ve beslenme alışkanlıkları incelendi.

Veriler, bitki ağırlıklı Akdeniz diyetine daha sıkı uyan katılımcıların diş eti hastalığına yakalanma olasılığının daha düşük olduğunu gösterdi. Özellikle kırmızı et tüketiminin az olduğu diyetlerde bu etkinin daha belirgin olduğu saptandı.

Araştırma ayrıca, sağlıklı diyetin kanda daha az iltihaplanma belirteciyle de ilişkili olduğunu ortaya koydu. Bu biyolojik göstergeler, vücudun stres altında veya zarar gördüğünü işaret ediyor. Araştırmacılar, bitkisel gıdalarda bulunan bileşiklerin iltihabı azaltabileceğini, kırmızı etin ise ters yönde etkili olabileceğini belirtiyor.

King’s College London’dan periodontist Giuseppe Mainas, “Bulgularımız, dengeli bir Akdeniz tipi diyetin diş eti hastalıklarını ve sistemik iltihabı potansiyel olarak azaltabileceğini gösteriyor” dedi. Mainas, diyet, iltihaplanma ve periodontal hastalık şiddeti arasındaki ilişkinin bütünsel olarak değerlendirilmesi gerektiğini vurguladı.

Akdeniz diyeti adını alışkanlıkla uygulandığı coğrafyadan alıyor; meyve, sebze, tam tahıllar ve balık ağırlıklı, işlenmiş gıdalar, aşırı süt ürünleri ve kırmızı etin sınırlı olduğu bir beslenme biçimi olarak tanımlanıyor.

Araştırma, katılımcıları zaman içinde takip etmediği için sebep-sonuç ilişkisini kanıtlamıyor; ancak bulguların güçlülüğü daha fazla araştırma yapılması gerektiğini gösteriyor.

Periodontitis esasen plak birikimiyle ilişkili olduğu bilinse de bağışıklık sisteminin verdiği yanıtın da önemli bir rol oynadığı düşünülüyor. Mainas, “Bu çalışma, gıda alımı ile diş eti hastalığı arasındaki ilişkiyi daha iyi anlamak için önemli bir başlangıç noktası sunuyor” dedi.

King’s College London’dan periodontist Luigi Nibali ise “Araştırmamız, besin açısından yoğun, bitki ağırlıklı bir diyetin ülkenin diş eti sağlığını iyileştirmede oynayabileceği potansiyel etkiyi gösteriyor” diyerek, kişisel yaklaşımlar geliştirmek için daha fazla araştırmaya ihtiyaç olduğunu ifade etti.

Araştırma Journal of Periodontology’de yayımlandı.

Not: Bu içerik yalnızca bilgilendirme amaçlıdır. Tanı ve tedavi gerektiren sağlık problemleri için mutlaka bir diş hekimi veya sağlık profesyoneline başvurulmalıdır. Bu yazıda yer alan bilgiler, tıbbi tavsiye niteliği taşımaz; kişisel teşhis veya tedavi yöntemi olarak kullanılmamalıdır.

Bu içerikte referans verilen araştırmalar ve uzman görüşleri, güncel bilimsel bulgulara dayansa da; her bireyin sağlık durumu farklıdır. Dolayısıyla burada aktarılan genel bilgiler, herkes için uygun olmayabilir. 

Her türlü diş eti hastalığı şüphesinde lütfen uzman bir diş hekimine danışınız.