Cumhurbaşkanı Erdoğan, Ahlat Etkinlik Alanı Programı’nda konuşuyor
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıklamalarından öne çıkanlar şöyle;Bu manevi iklimde Şuheda’nın gönüllerimizi kuşatan bu ruh serinliğinde tekrar buluşturan rabbime sonsuz hamdüsenalar olsun.Bu programın düzenlenmesinde emeği geçen Okçular Vakfı’mızın her bir mensubuna ayrı ayrı şükranlarımı tebriklerimi iletiyorum.
“AHLAT’TAKİ ESERLER BİN YILLIK MEVCUDİYETİMİZİN EN GÜÇLÜ ŞAHİTLERİDİR”
Bizi samimiyetle bağrına basan Ahlatlı kardeşlerime Bitlislilere yürekten teşekkür ediyorum. Bugün alimlerin zahitlerin Evliya’ nın yeşerip kök saldığı münbit topraklardayız. Bugün yiğitler yurdu gaziler otağı, şehitler diyarı Ahlat’tayız. Bugün Ertuğrul Gazi’nin doğduğu. Ataşehrimizdeyiz.
Hem kılıç hem kalemleriyle hem de eserleriyle Ahlat’ı vatan kılan burayı önce Malazgirt’in sonra da Anadolu’nun fetih üssü yapan cümle ecdadı, Şuheda’yı rahmetle yâd ediyorum. Rabbim ruhlarını şaad, mekanlarını cennet eylesin.
Her biri bu topraklardaki bin yıllık mevcudiyetimizin en güçlü şahitleridir. Bu eserlerin her biri milli ve manevi hasretlerimizin teessüm etmiş halleridir. Ahlat’ta sanat ve zanaat, hedef ve ahlakla süslenmiştir.
Çağının çok ötesinde, yüksek bir üslup ve hikmet dolu bir dille vücuda getirilen bu yapıların bir özelliği de şudur: Hayat rehberimiz Kur’an-ı Kerim’in ayetleri yalnızca şahidelere hak edilmiştir. Sandığı kadar ise alemlere rahmet olarak gönderilen Resul-i Ekrem Efendimiz’in hadis-i şerifleri ile tenzih edilmiştir. Bu, hiç şüphesiz yüksek bir seçenin dışa vurumudur.
Bir bilinç ve şahsiyetin iz düşümüdür. Cenk’i bir sanat gibi icra eden serazat Akıncı beylerden, gönlü Anadolu kadar geniş Selçuklu ordularının kahraman askerlerine, aşkla, imanla, ilaçla bu toprakların harcını karan, vahdet, uhuvvet ve şehadetle, Anadolu’yu ebedi yurdumuz yapan tüm şehitlerimize, tüm gazilerimize bir kez daha, Cenabı Allah’tan rahmet diliyor, Ahde vefâları için teşekkür ediyorum.
Karşımda gördüğüm şu tablo: muhteşem. Kardeşlik tablosu için sizlere canı gönülden teşekkür ediyorum. Gençler,
Merhum bir şairimizin şu dizeleri öyle zannediyorum ki, Ahlat’ın tarih, kültür ve medeniyetimizde tuttuğu yeri tüm berraklığıyla ifade ediyor: Ben, halim. Ben, atim, ben, mazim. Ben, Erzin Hatun, ben, Dede Maksut, ben, Abdurrahman Gazi’yim. Alparslan’ı Malazgirt’e ben yolladım. Ertuğrul’un, Osman Bey’in beşiğini ben salladım. Ben de güneş başka doğru. Benim yıldızlarım daha parlaktır. Benim göklerim, mavi mehtapım aktır. Beni hala tanıdınız mı? Ben Ahlat’ım.
“AHLAT, KIZIL ELMALI’NIN ANAHTARIDIR”
Evet, Ahlat! İşte budur:Bu topraklardaki ezeliyi ve ebedi mevcudiyetimizin simgesidir. Türk milleti için Ahlat, Kızıl Elmalı’nın anahtarıdır. Bize kim olduğumuzu, nereden gelip, nereye gittiğimizi anlatan beldelerden biri de Ahlat’tır.
Ecdadın konakladığı, nefeslendiği ve zamanını doğru okuduğu Ahlat, bin yıl öncesinden bugüne kurulan bir iman, kültür ve medeniyet köprüsüdür; her metrekaresi, şehitlerimizin kanlarıyla sulanmış aziz vatanın bağrında sıradalar gibi uzanmış şehitlerimizi işaret eden sancaklardır.
Bu vesileyle; Malazgirt Zaferi’nden Çaldıran Muharebesi’ne, Kurtuluş Savaşı’ndan 15 Temmuz Destanı’na kadar, bu vatan için, bu nazlı hilal için, bu aziz milletin istiklal ve istikbali için canlarıyla, kanlarıyla bedel ödeyen tüm şehit ve gazilerimizi rahmetle ve şükranla anıyorum.
Share this content: